Diyardan diyara yolculuk yaptıran ezgiler vardır. Öyle birine rastladım ki kaç ay olmuş sürekli dinliyorum. Nedendir? Bilmiyorum, diyorum. Ama her parçanın bitiminde tekrar oynata tıklıyorum.
İşte o 243 saniye , dinleyelim…
Ve son olarak sizi hayallere daldıran ve zamanın nasıl geçtiğini anlayamadığınız siyah beyaz bir video ekleyelim şuraya…
Salda Gölü kıyısında bir kenara çekilip, kıyıya vuran dalgaların çıkardığı sese kendinizi bırakıyorsunuz. Zaman öyle anlamlı geçiyor ki şaşırıyor ve tüm yorgunluğunuz gittiğini hissediyorsunuz.
Can yakan gözlerini, bak görmeye geldim
Abu hayat sözlerinle gül olup yeşermeye geldim
Ben aciz ben yarım
Sana tamam olmaya geldim
Şeyda bülbüller gibi, gül dalına konmaya geldim
Şeyda bülbüller gibi, gül dalına konmaya geldim
Devamını oku
Toprağından dönsün yüzüm
Ölünce sevemezsem seni
Kan ağlasın iki gözüm
Ölünce sevemezsem seni
Hak rahmetin görmeyim
Gonca gülün dermeyim
Muradıma ermeyim
Ölünce sevemezsem seni
Yaşamak yıldızlarda
Seninle olmak istiyorum
Sevişmek hüner değil
Yanında kalmak istiyorum
Yaşamak hüner değil
Seninle ölmek istiyorum
Ben bu yerde ölsem de
Ay yüzlüm yine elde
Muhtaç olayım namerde
Ölünce sevemezsem seni
Yaşamak yıldızlarda
Seninle olmak istiyorum
Sevişmek hüner değil
Yanında kalmak istiyorum
Yaşamak hüner değil
Seninle ölmek istiyorum
Az önce bir parçadan yola çıkarak bu çalan parçaya kadar geldim. Müzik dinlemek oldukça keyifli.. Birbirinden güzel parçalar sürüklüyor. Bir yerden alıp farklı diyar farklı düşlere götürüyor. Neyse dinleyelim..
Bugün dağların dumanı aralandı, hoşgeldin
Ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim
Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar
Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar
Sen bana geç kaldın, ben sana erken
Soyunsun gün, sarsın geceler, vaktimiz varken
Bugün günlerden güzellik, sefa geldin, hoşgeldin
Ah bu yağmur yalnızlığımmış, dindim efendim
Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar
Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar
Sen bana geç kaldın, ben sana erken
Soyunsun gün, sarsın geceler, vaktimiz varken
Kimse sana canım cicim balım demesin, Kıskanırım seni başka biri sevmezsin
Ben gülerim bırak hayat sana gülmesin, Dudak benim başka kimse onu öpmesin
Hiçbir neden yokken, ya da biz bilmezken tepemiz atmış ve konuşmuşuzdur…
Onca neden varken ve tam sırası gelmişken
Hiçbir şey yapmamış ve susmuşuzdur…
Aynı anda aynı sessiz geceye doğru içim sıkılıyor demişizdir
Aynı sabaha uyanırken kim bilir, aynı düşü görmüşüzdür
Olamaz mı? Olabilir.
Gökyüzünü, günü ve geceyi karıştırıyorum, Rüzgarla ve yağmurla dans ediyorum
Birazcık sevgi ve balın bir damlasıyla, Dans ediyorum
Ve gürültüde koşuyorum ve korkuyorum, Bu benim sıram mı?
İşte acı geliyor, Bütün Paris’te, kendimi terk ediyorum, Ve uzağa uçuyorum
Elin elimdeyken en sihirli kilit, Hep mutluluğa açılır
Essin dertler nerden eserse, Gülüşünle hepsi dağılır
Farklılıkları sevmek insanın doğasında vardır. İklimler değiştikçe güzeldir. Biri gider biri gelir. İşte bu da, bir diğer iklimi özlemek anlamına gelir. Bir hareketlilik bir canlılık oluşur. Bu da değişimi çekici hale getirir.
Bu yaz gününde de bu parçayı dinleyelim. Değişimi fark edelim. Kum, deniz, güneş…
Yaz günü yakar bu güneş kavurur ya, Kalbimi çalar bu deniz, tadı aşk ya…