KOSGEB’in Renkli Simaları – Dergi Röportajı (Haldun ÖZTÜRK)
KOSGEB Kurumsal Dergi‘sinde yayınlanan röportajımı sizlerle paylaşmak istiyorum. KOSGEB’in Renkli Simaları bölümünün bu ay konuğuydum. Buradan Kurumsal İletişim Müdürlüğü’nden Ömer Kızılyer’e ve derginin hazırlanmasında tüm emeği geçenlere teşekkür etmek istiyorum. Aylık olarak takip edilmesi gereken dijital dergilerden diyebilirim. Dergiye kurum sitesinden ya da aşağıya bıraktığım linklerden ulaşabilirsiniz. Temmuz 2023 sayısının 52. sayfasından başlayan röportaj soruları ve cevapları aşağıdaki gibi sizlerle. Farklı bir deneyimdi. Umarım beğenirsiniz, okuduğunuz için teşekkürler.
Kalemiyle Gönüllere Dokunuyor
Üniversite yıllarında kaleme aldığı şiirlerini Zamansız Saat Durağı kitabında buluşturan Haldun Öztürk, mısralarıyla ve deneme yazılarıyla okurlarının yüreklerine misafir oluyor
KOSGEB Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı’nda görev yapan ve Zamansız Saat Durağı şiir kitabıyla yazarlığa ilk adımını atan Haldun Öztürk’ü sizlere tanıtmak istedik. Kendisiyle şiir ve kitaplar üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik:
Haldun Öztürk kimdir?
1990 yılında iki çocuklu ticaret erbabı bir baba ve ev hanımı bir annenin ikinci çocuğu olarak Muğla’nın Yatağan ilçesinde dünyaya geldim. İlk ve ortaokulu Cumhuriyet ilköğretim Okulu’nda tamamlamamın ardından Muğla Anadolu Teknik Lisesi’nin Bilişim Teknolojileri/Web Programcılığı Bölümü’nde lise eğitimime başladım. 2009 yılında liseyi birincilikle bitirdim ve Pamukkale Üniversitesi “Bilgisayar Programcılığı“ bölümüne yerleştim.
Denizli’de geçen dans, müzik, spor, gezi, etkinlik, turnuva, yarışma ve projelerle dolu 2 yılın ardından 2011 yılında programcılık diplomasını aldım. Ardından yeniden sınava girerek kazandığım Karabük Üniversitesi “Bilgisayar Mühendisliği“ bölümünü 2019 yılında bitirdim. 2013 yılında Anadolu Üniversitesi İşletme lisans, 2017’de Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri yüksek lisans programını tamamladım. Hâlihazırda İstanbul Üniversitesi Kültürel Miras ve Turizm bölümünde okuyorum.
İş hayatı geçmişinizden ve KOSGEB çalışmalarınızdan bahsedebilir misiniz?
İş hayatım çocukluk yıllarımda başladı diyebilirim. Aile işletmesine uzun yıllar katkıda bulundum. Daha sonra lisede yaptığım tercihle tasarım alanına yöneldim. Sonrası daha da başka olan teknik süreç başladı. Her gün kendime yeni çalışma alanları buluyor, yarışmalara katılıyordum.
İlk üniversitem sonrası Safranbolu Halk Eğitimi Merkezi’nde bilgisayar öğretmeni olarak çalışmaya başladım. Geçen bir yılın ardından özel sektörde yazılım işleri yaptım. Sonrasında 8 yıl Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı’nda dijital projelerde çalıştım. Bu zaman zarfında yüzlerce proje ve binlerce tasarım gerçekleştirdim. 2022 yılının Nisan ayından bu yana KOSGEB Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı’nda çalışıyorum. Burada destek ödemeleriyle ve mali konularla ilgileniyorum.
İş hayatınız dışında neler yapıyorsunuz?
Şiirler, denemeler ve hikâyeler yazıyorum. Keşfetmeyi, yeni yerler görmeyi çok severim. Fotoğraf çekmek özel ilgi alanım. Son yıllarda video çekmeye de başladım. Hatta ‘Yol Macerası’ ve ‘Şairin Sesinden’ serilerinin olduğu bir YouTube kanalı da açtım. Bunun yanı sıra sosyal medya mecralarında anlık paylaşımlar yapıyorum.
Hobilerime her gün yenilerini eklemeye çalışırım. Robotik projeler geliştirme, yazılım üretme, oyun yazma, web siteleri tasarlama, filografi, münazara, satranç, modern dans, drone, paten, 3D modelleme, video montajlama, grafik tasarım ve yazmak çizmek diğer ilgi alanlarım.
Yazmaya ilginiz ilk ne zaman başladı?
Yazma çalışmalarım üniversitenin ilk yıllarına dayanır. O yıllar elime gitar alıp çalmaya başladığımda aklımdakiler dilime dökülürdü. Bir zaman sonra sözleri kaleme almaya başladım.
Şiir yazmaya da bu şekilde başladım. Yazdığım ilk şiirin ilk mısraları “Yolda yürüyorum sensiz/Sensiz gidiyorum bensiz“ şeklinde başlıyordu. Daha sonra günlük yazmayla başladım. İlk başlarda herkes gibi ben de gün içerisinde yaptıklarımı kısa kısa günlüğüme not ediyordum. Sonrasında bu yazılar daha da uzamaya olayları anlatmaya başladı. Zamanla hikâyeler yazmaya başladım. Yaşadıklarımdan ziyade düşüncelerimde canlandırdığım karakterler ve olayları yazdım.
Sizi yazmaya özendiren şeyler nedir?
Beni yazmaya özendiren şey dedemin yazdığı günlükleri görmek oldu. İçlerinde benim doğduğum gün, askerlik ve kutsal topraklar ziyaret anılarının yanı sıra ömrünün herhangi bir günü neler yaptığının yazıldığı, bir ömrün anlatıldığı bir kutu dolusu günlükleri okumanın yazmaya özendirmesi gayet normaldi.
Kitaplarla olan bağınızdan ve kitapların hayatınızdaki yerinden bahsedebilir misiniz?
Kitap denildiğinde aklıma gelen ilk şey yeni bir hayat tecrübesi oluyor. Her biri canlı birer deneyim gibi karşınızda duruyor ve yazarların işçiliğine şahit oluyorsunuz. Her kelimesinde anlam arıyorsunuz. Bu durum bende bir başka heyecan uyandırıyor. Özellikle yazarından imzalı kitapları okumayı çok severim. Muğla’da ve Ankara’daki evimde kütüphanelerim var. Onlarla dolu bir çalışma ortamında bir şeylerle uğraşmak gerçekten iyi geliyor. Kitapların oradaki varlıkları beni daha da çalışmaya itiyor.
Ne tür eserler yazıyorsunuz?
Şiir, deneme ve roman. Bana en yakın tür şiir diyebilirim. En özgür hissettiğim, daha net ifadelerin yer aldığı ve her okuyanın farklı anlamlar çıkardığı için olabilir. Bir şeyleri olduğu gibi kendimi zorlamadan ifade ettiğim tür olan denemeyi de hayatımda oldukça fazla kullanırım. Sınırların olmaması kendimle konuşurcasına yazmayı sağlıyor. Bir de roman var ama henüz bitmiş bir romanım yok. Roman yazmak büyük emek, uzun zaman ayırmak gerektiriyor. Konu bütünlüğüyle yüzlerce sayfayı yazmak kolay değil. Umarım bir gün bitmiş bir romanım da olur.
Yazma ritüellerinizden bahseder misiniz?
Genelde dikkat dağıtıcı nesnelerden arındırılmış bir masa ve bir bilgisayar olması benim için yeterli. Seyahatlerde ise telefon ya da dizüstü bilgisayar kullanıyorum. Yazarken bazen doğa sesleri bazen de fonda açılmış bir dinlendirici müzik iyi uyum yakalamamı sağlıyor.
Konularınızı nasıl seçiyorsunuz? Konu seçimi tesadüfi mi oluyor yoksa hayatta karşılaştığınız bazı olaylardan mı etkilenip yazıyorsunuz?
Sosyal medyada yaşadığım gün içinden olaylara bağlı olarak birer cümle paylaşıyorum. Sonrasında ise o içerikleri başlık yapıp denemeye dönüştürüyorum. Bazen de önceden yazdığım üç dört farklı cümleden şiirsel diye belirlediklerimden şiirler yazıyorum. Öyle anlar geliyor ki o zamanlarda da şiir baştan sona kendiliğinden birkaç dakika içinde tamamlanıyor.
Bu zamana kadar kaç kitap yazdınız, bunlardan hangileri yayımlandı?
Basılı ilk kitabım ‘Zamansız Saat Durağı’. Üniversite yıllarımda yazdığım şiirlerden oluşuyor. Bir de dijital olarak yazdığım kişisel gelişim kitabım var. Onu da daha yeni tamamladım. Alışkanlıkların pozitif etkisinden bahsettiğim bir kitap oldu. Hayatın daha anlamlı daha dolu nasıl yaşanabileceğini ele alıyor. Taslak aşamasında eserlerim de var. Onları da yazmaya devam ediyorum.
İlk kitabınızı çıkarmayı ne zaman ve nasıl düşündünüz?
2019 yılının Aralık ayıydı. Web sitemde yıllar boyunca yazdığım şiirler dikkatimi çekti. Bir web site ücreti ödendiği sürece ayakta kalırdı. Benden sonra kimse ödemeyecek ve şiirlerim bir anda yok olacaktı.
Kitap olsa varlığını sürdürecek ve benden çok yaşayacaktı. Bu düşüncelerin akabinde sitede olan tüm şiirleri bilgisayara aktardım. Böylelikle macera başlamış oldu.
Zamansız Saat Durağı eserinizin ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, kitabın ismine nasıl karar verdiniz, yazma süreci nasıl gelişti?
Şiirlerimi yazarken hiç kitap olur mu düşüncesiyle yazmadım. 2009 yılında Pamukkale Üniversitesi’nde okurken ilk şiirim olan Sevda Rüyası şiirini yazdım. Sonrası haftada, ayda ya da yılda bir olarak geldi. İlham ne zaman geldiyse yazıp siteye atıyordum. Öylece hiçbir şey düşünmeden attıklarım birikmiş. Arada gidip okumak beni mutlu ediyordu. Yazdıklarım kitap olmalı dediğim günü hatırlıyorum.
Dijital olarak kaldığında bir gün onun sonu geleceği düşüncesi içimi sızlatmıştı. Sonuçta emeklerim, bana ait sözler vardı.
Her biri yazıldığı anı hatırlatıyordu, bir fotoğraf gibiydi. 11 yılda yazdığım şiirler sonrası üzerine birkaç yeni şiir de yazıp kitabı tamamladım. Fakat ismi de etkili güzel bir şey olsun istedim. Arkadaşlarıma danışıyor, bir isim söylüyor ama etkili geri dönüş alamıyordum. Zamansız Saat Durağı şiirimden bahsettiğimde ise beni oldukça şaşırtan bir tepki aldım. Hoşuma gitmişti. O an dedim ki kitabın ismi bu olmalı.
Kitabın bir bütünlüğü, bir hikâyesi olmalıydı. Ben de Türkiye’yi temsilen 81 şiirden oluşmasını istedim. Bunun için birkaç şiir daha eklemem gerekiyordu. O haftalarda nereden ilham bulursam şiir yazmaya çalışıyordum. Peçeteye yazdığımı bilirim. Derken tamamlanmasına son bir şiir kaldı. 81. şiir özel olmalıydı. Sosyal medyadan tüm arkadaşlarıma çağrıda bulundum. Birlikte yazalım çağrısına istinaden kendilerine ait onlarca söz, mısra, kelime ve dörtlük gönderdiler. Sonrasında onlardan derlediğim, uyarladığım “Kalbe Akseden Samimiyet” şiirini yazdım. En güzel şekilde tamamlanmıştı. Eser hazırdı.
İlk kitabınızı elinize aldığınızda ne hissettiniz?
Anlatılmaz yaşanır dedikleri bir olay kesinlikle. Şimdiye kadar binlerce kitabı elinize almışsınız, okumuş ve hatta özümsemişsinizdir. Fakat bu başka bir hissiyat. Size ait kelime, cümle, sayfa değil tam bir kitap. Akla hayale sığacak bir şey değil. İlk olması mı bilemem ama gerçekten yaşanası ve paylaşılması gereken bir heyecan.
O süreci şöyle anlatabilirim: Öğle saatleriydi. Kargo geldi. Elinde tuttuğu paketin içinde biliyordum, onlar vardı. Yayınevi on adet gönderecekti. Geldikleri gün tüm sitelerde de aynı anda satışta olacaktı. Sitelere girdiğimde onlarca sitede adımı aratıp ulaşabiliyordum. Elimde duran kargo poşetini açtım ve o heyecanlı bakışmalar… kitap kokusu diye bir şey gerçekten var. O anlar farklıydı.
Sizde iz bırakan sizi en çok etkileyen şiirleriniz hangileri?
Yolculuk Gibisin, Kar Tanesi Erimezse, Yeryüzünde Biri Var ve Bana Kendinden Bahset isimli şiirlerimin bende ayrı ve güzel hatıraları var.
Okuyucularınızın olumlu dönüşler yaptığı şiirlerinizden birkaç tanesini söyler misiniz?
Beğenilen ve olumlu dönüş aldığım şiirlerimin başında Şiir Kokan Şehirler, Kalbe Akseden Samimiyet, Dünya Seni Dinlemeli ve Kalbimi Sana Verdim şiirlerim geliyor.
İlham kaynaklarınız nelerdir?
İlhamlar gün içinde oldukça fazla değişiyor. Kimi zaman deniz kenarına vuran dalgalar kimi zaman da düşüncelerde oluşan fırtınalar yazılara konu oluyor. Yaşam aralarında öyle anlar oluyor ki onlar da şiir oluverip çıkıyor. O şiirleri her okuduğumda sanki yeniden yaşıyor gibi oluyorum. İlham kaynağı denildiğinde ateşleyen bir kıvılcım çağrışıyor. Seni o andan alıyor, edebiyata sürüklüyor. Yazdıkça nefes almak gibi bir his oluşuyor.
İlham bazen o kadar yakın bazen de o kadar uzak bir kelime oluyor ki yazasın geliyor, her şey tam ama o yok. Islık çalıp ilerlediğin yolda kumlara yazacak kadar da yakın olduğu zamanlarda da uçucu bir edebiyata konu oluyor. Bir daha ne zaman hatırlanır o sözler bilemiyorsun.
Yeni çalışmalarınız var mı? Varsa, kısaca söz edebilir misiniz?
Elbette, birçok çalışma var. Yeni bir şiir kitabına başladım. Şiirleri her geçen gün yazdıkça ekliyorum. Birkaç farklı içeriğe sahip deneme kitapları var. Sosyal medyada paylaştığım sözlerden oluşan bir kitap da derledim ama daha çıkarmak için düzenlemeye ihtiyacı var. İki bilim kurgu romanı da var. İçinde hafif aşk da içeren cinsten. Ayrıca kendi hayatımı anlatan bir roman yazmaya başladım. Bölüm başlıklarını belirlesem de içlerini doldurmam zaman alıyor. Ne zaman biter kestiremiyorum. Kısaca daha yeni başlıyoruz diyebilirim.
Sizce herkes kitap yazabilir mi? Yazmak bir yetenek midir? Yazar adaylarına tavsiyeleriniz neler olur?
Elbette, herkes kitap yazabilir. Yeter ki anlatacak bir şeyleri olsun. Anlattıklarını kaleme alma isteği olsun. Yetenek işi; denemeye ve pes etmemeyle ilgilidir. Birincisi olmadıysa ikincisinde olacaktır. Bazen şans elinizden tutar. Gayreti arkanıza aldığınızda ve sabırla hareket ettiğinizde yapılmayacak iş yoktur diyenlerdenim. Başlayın devamı gelecektir.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Söylenecekler ne zaman biter ki ama her zaman için de bir son vardır. Şimdi de bir sona geldik. O zaman şöyle bir söz ile bitirelim: Uçmaktan ötesi de var! Her zaman daha iyisini yapabiliriz. Daha da ileri gidebiliriz. Hayal gücümüzü kullanıp ilerlemekle bu mümkün. Engeller, itirazlar, aşağılayan sözler, kırıcı davranışlar, usulsüz tutumlar ve caydırıcı anlar hep olacak. Biz doğru yaptığımız şeyden eminsek ilerlemeye hep devam edeceğiz. Unutmayalım ki uçmaktan ötesi de var.
“Hayat, gönülden sevenleri sever.”
—
KOSGEB Kurumsal Dergi‘nin dijital formatını buradan indirebilir ve tüm sayılarına göz atmak isterseniz diye şuraya da bir link bırakıyorum.