Karadeniz’de Sabah
Önce uyanmak istersin ve uyanırsın
Saatin çalmadan, kimseler kalkmadan
Derin bir nefes çekersin, çok rahatsındır
Hafif doğrulup perdeyi aralarsın
Yeşilli beyazlı bir manzara karşılar seni
Hafif gülümsersin, dağların başı yoğun sislidir
Bazı yerlerde ise yerlere kadar inen beyazlığı görürsün
Sisin dansını izlersin bir süre
Çimlerin arasından süzüldüğüne şahit olursun
Gözlerin gördüğüne inanmaz, fakat bu gerçektir
Sonra biraz daha yakına bakmak istersin
Bahçede bir elma ağacı vardır
Ağaç dallarından sarkan elmalar da sisten nasibini almıştır
Bir görünür bir kayboluyorlardır, ilginç dersin içinden
Derken yatağından kalmış bulursun kendini
Balkon kapısını açmış o elmalardan birini almışsındır
Yarısı bitmek üzereyken nasıl bir elma bu böyle dersin
Tadı insanı büyüler, her ısırık tada tat kadar
Sonra da kendine güzel bir kahvaltı hazırlarsın
Armut pekmezli, mısır ekmekli bir sofradır hazırladığın
En demlisinden bir bardak çayın kokusu odayı buram buram sarar
Çay yapraklarını süzmeden içtiğin bu çay gibisi yok dersin
Bir yandan da gürgen ağaç dallarından sobayı tutuşturursun
Öyle bir yanar ki ısınmamak elde değil
Gürleyen sesi sarar odayı, arada sırada da çıt sesi gelir kulaklara
Neredeyse her sabah böyle olur
Uzaklaştıkca değil, yaşarken anlarsın kıymetini
Burada yaşamak insanı yaşlandırmaz
Eğer neredeyim diyorsan, Karadeniz’desindir.
Yazan : Haldun Öztürk 10.10.2013 09.56